Makale11:41, 19 Haziran 2025
Türkiye’nin İsrail’e gizli desteği: Sessiz ortaklık mı, stratejik ikiyüzlülük mü?

Ortadoğu’da her patlayan bombanın ardından diplomatik açıklamalar gelir; kınamalar, çağrılar, dayanışma mesajları… Ancak gerçek diplomasinin dili, açıklamalardan çok eylemlerde gizlidir. Sahadaki gerçeklik, söylemlerle taban tabana zıt bir tabloyu gözler önüne seriyor.
Türkiye, İsrail’e yönelik kamuoyuna açık kınamalar yaparken, perde arkasında enerji, istihbarat, lojistik ve ticaret kanallarını açık tutmaya devam ediyor. NATO üyesi olarak radar verilerini paylaşmak, İsrail savaş uçaklarını besleyen petrolün transitini sağlamak, hatta savaş kıyafetleri ihraç etmek gibi çok yönlü “dolaylı destekler” artık inkâr edilemez boyutta.
Bu yazıda, Türkiye’nin görünüşteki “Filistin yanlısı” duruşunun arkasında yatan politik gerçeklikleri ve İsrail’e dolaylı yollarla sunduğu stratejik katkıları mercek altına alıyoruz. Diplomatik çelişkilerin ve gizli ittifakların merkezindeki bu çifte standardı, belgeler ve veriler ışığında irdeleyerek şu soruyu soruyoruz: "Türkiye gerçekten Filistin’in dostu mu, yoksa İsrail’in sessiz müttefiki mi?"
Gazze’de binlerce sivilin yaşamını yitirdiği, İsrail’in sivillere yönelik hava saldırılarıyla gündeme geldiği bir dönemde Türkiye, kamuoyuna yönelik söylemlerinde İsrail’i “terör devleti” ilan etmiş ve Gazze halkına desteğini vurgulamıştır. Ancak diplomatik ve ekonomik pratikler, bu söylemlerin tersini gösteren bir tablo sunmaktadır. Türkiye’nin İsrail’e yönelik gizli veya dolaylı desteği, sadece ekonomik değil; askeri, istihbari ve lojistik boyutlarda da kendini göstermektedir.
Kürecik Radar Üssü ve NATO üzerinden sağlanan istihbarat desteği
Malatya’daki Kürecik Radar Üssü, NATO’ya ait bir balistik füze erken uyarı sistemidir ve radar verileri NATO üyeleriyle paylaşılmaktadır. Her ne kadar Türkiye, İsrail ile doğrudan bilgi paylaşmadığını savunsa da bu veriler, İsrail’in en büyük müttefiki ABD ve İngiltere ile paylaşılmakta ve böylece dolaylı olarak İsrail’in güvenlik sistemine entegre edilmektedir.
İran’ın 2024 yılındaki misilleme saldırılarında fırlattığı füzelerin erken tespit edilerek etkisiz hale getirilmesinde bu radar sisteminin etkili olduğu açık kaynaklarda sıkça dile getirilmiştir.
13 Haziran 2025’te başlayan İran–İsrail çatışmasının en kritik aşamalarından biri, İran’dan fırlatılan balistik füzelerin büyük bölümünün havada etkisiz hale getirilmesi oldu. Bu başarının ardında, Türkiye’nin Malatya’daki Kürecik Radar Üssünden elde edilen erken uyarı verilerinin yer aldığı öne sürülüyor. Zira İsrail, NATO üyesi olmasa da “öncelikli ortak” statüsünde; üstelik bu radar sisteminin sahibi ve işleticisi doğrudan ABD. Bu nedenle Kürecik’ten çıkan verilerin, NATO komuta zinciri içinde ABD’ye aktarılması, oradan da İsrail’e yönlendirilmesi mümkündür. Yani teknik olarak Türkiye doğrudan veri aktarmasa bile, fiiliyatta İran’a karşı İsrail’in hava savunmasını güçlendiren zincirin vazgeçilmez bir halkasıdır. Böylece Ankara, söylem düzeyinde İsrail’i eleştirirken, fiilen İran’a karşı dolaylı bir katkı sunmaktadır. Bu durum, Türkiye’nin tarafsızlık pozisyonunu tartışmalı hale getirmektedir. Türkiye, İsrail karşıtı söylemler üretirken aynı anda topraklarında İsrail’in füze savunmasına katkı sunan bir altyapıyı çalıştırmaktadır.
İsrail’in enerji güvenliğinde Türkiye’nin hayati rolü
İsrail savaş uçaklarının ana yakıt kaynaklarından biri olan Azerbaycan petrolü, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattı aracılığıyla Türkiye üzerinden Akdeniz’e ulaştırılmakta ve buradan deniz yoluyla İsrail’e taşınmaktadır. Türkiye, bu sürece herhangi bir müdahalede bulunmadığı gibi, bu hatta yönelik bir ambargo ya da sınırlama da getirmemiştir.
Oysa aynı Türkiye, Gazze için kamuoyunda yüksek perdeden açıklamalar yaparken, İsrail savaş makinesinin en kritik enerji damarlarından birini açık tutmayı sürdürmektedir.
İsrail askerine “Made in Turkey” kıyafetler
2023 Ekim ayında Gazze’ye yönelik İsrail saldırıları başladığında, Türkiye’den İsrail’e tekstil ürünleri ihracatının sürdüğü ortaya çıktı. Özellikle kışlık askeri giysilerin, termal içliklerin ve koruyucu kıyafetlerin İsrail ordusuna ulaştığına dair somut kanıtlar medyada yer aldı.
Bu ürünlerin, doğrudan savaş suçlarına adı karışan askerler tarafından kullanılması, ticaretin yalnızca ekonomik değil, etik bir boyutunun da olduğunu ortaya koydu. Türkiye Ticaret Bakanlığı bu durumu aylar sonra sınırladı, ama “geçici yasaklama” açıklaması kamuoyunu ikna etmedi.
İhracatın “Filistin” etiketiyle devam etmesi: Arka kapıdan ticaret
2 Mayıs 2024’te Türkiye, İsrail ile tüm ticareti resmen durdurduğunu duyurdu. Ancak hemen ardından Filistin’e yapılan ihracatın üç ayda %1275 oranında arttığı ortaya çıktı. Bu artış, ticaretin doğrudan İsrail’e değil, dolaylı olarak Filistin etiketiyle İsrail’e yönlendirildiği iddialarını güçlendirdi.
Gümrük kodları, sevkiyat güzergahları ve alıcı şirketler incelendiğinde, ihracatın önemli bir kısmının Gazze’de değil, Batı Şeria üzerinden İsrail’le ilişkili şirketlere ulaştığı öne sürülmektedir.
Askeri tatbikatlar ve üs ortaklığı: NATO üzerinden örtülü işbirliği
Türkiye, NATO üyesi olarak Doğu Akdeniz’de düzenlenen tatbikatlara ABD ile birlikte katılmakta, bu tatbikatlarda İsrail’in güvenliği için stratejik senaryolar çalışılmaktadır. ABD’nin USS Wasp gibi savaş gemileriyle yaptığı tatbikatlar, İncirlik Üssü ve İzmir Limanı gibi tesislerin kullanılmasıyla gerçekleşmiştir.
Bu tür faaliyetler Türkiye’nin doğrudan İsrail’le değilse de, İsrail’in bölgedeki koruyucusu olan ABD ile askeri entegrasyonunu pekiştirmektedir.
Gizli ittifakın sessiz ortağı
Resmi açıklamalarda İsrail’i “soykırımcı” olarak tanımlayan bir Türkiye ile, sahada İsrail’e enerji, istihbarat, ticaret ve askeri lojistik sağlayan bir Türkiye arasında büyük bir fark vardır. Bu çelişki, sadece diplomatik tutarsızlık değil, aynı zamanda bölgesel savaş suçlarına zemin hazırlayan bir ikiyüzlülük olarak değerlendirilebilir.
Türkiye’nin mevcut dış politikası; iç kamuoyunu sakinleştiren sert açıklamalarla, dış dünyaya “stratejik ortaklıklar” üzerinden verilen dolaylı desteklerin birleşiminden oluşmaktadır. Bu tablo, Ankara’yı Ortadoğu’daki çatışmaların sessiz ama etkili bir ortağı haline getirmektedir.
Bölümün son haberlerİ

Resmi açıklamalarda İsrail’i “soykırımcı” olarak tanımlayan bir Türkiye ile, sahada İsrail’e enerji, istihbarat, ticaret ve askeri lojistik sağlayan bir Türkiye arasında büyük bir fark vardır.

Türkiye’nin Orta Doğu’daki rolü, barış için değil kendi jeopolitik çıkarları için tasarlanmış, bölgesel istikrarı tehdit eden bir oyun olarak değerlendirilebilir.

Yeni anayasa çağrısının altında yatan temel nedenlerden biri, Erdoğan’ın görev süresini uzatmak ve bir kez daha aday olabilme zeminini hazırlamaktır.
Alıntı

İranist Begijanyan, Reisi’nin ifadelerini yorumladı: “Ermenistan'a baskı yapılırsa Tahran müdahale eder”
En Çok Okunan
Nikol Paşinyan, 20 Haziran’da Türkiye’yi ziyaret edeceğini resmen doğruladı.
Resmi açıklamalarda İsrail’i “soykırımcı” olarak tanımlayan bir Türkiye ile, sahada İsrail’e enerji, istihbarat, ticaret ve askeri lojistik sağlayan bir Türkiye arasında büyük bir fark vardır.
Nikol Paşinyan, Ermenistan ile Azerbaycan arasında yeni bir savaş olmayacağını ve barış olacağını belirtti.
İran’ın Ermenistan Büyükelçisi Mehdi Sobhani, olası bir Azerbaycan saldırısıyla ilgili basın toplantısında açıklamalarda bulundu.
Çin’in İran’daki büyükelçiliği 17 Haziran’da vatandaşlarına ülkeyi terk etmeleri çağrısında bulundu.
Takvİm
Anket
Bu yıl Ermenistan ile Türkiye devlet sınırı iki ülke vatandaşları için açılır mı?
Pİyasalar
EUR | TRY | USD |
549.84 | 90.05 | 485.12 |