Polİtİka10:30, 08 Mayıs 2025
Avrupa Parlamentosu, Türkiye'yi Ermenistan-Azerbaycan normalleşme sürecini desteklemeye çağırdı

Avrupa Parlamentosu, 7 Mayıs tarihli Genel Kurul oturumunda Türkiye ile ilgili hazırlanan raporu oylayarak kabul etti. Raporda, Türkiye-Ermenistan ilişkilerinin normalleşme sürecine ve Türkiye’nin Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki barış sürecindeki olası rolüne de yer verildi. Oylama sonucunda rapor 367 evet, 74 hayır ve 188 çekimser oyla kabul edildi.
Brüksel’deki “Armenpress” muhabirinin aktardığına göre, kabul edilen raporla Avrupa Parlamentosu, Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesini desteklediğini bildirerek, bu sürecin uzlaşı, iyi komşuluk ilişkileri, bölgesel istikrar ve güvenlik ile sosyo-ekonomik kalkınma açısından önem taşıdığını vurguladı. Avrupa Parlamentosu milletvekilleri, iki ülke arasında bağlantıların yeniden kurulmasına yönelik devam eden çabaları memnuniyetle karşılarken, Türkiye’ye çağrıda bulunarak Ankara ile Yerevan arasında özel temsilciler düzeyinde varılan anlaşmaların — özellikle hava sahasının ve kara sınırlarının üçüncü ülke vatandaşları ve diplomatik pasaport sahipleri için açılması gibi — hızlıca hayata geçirilmesini istedi.
Raporda ayrıca, Türkiye’nin Suriye’ye insani yardım ulaştırılması amacıyla Margara-Alican sınır kapısını geçici olarak açması da memnuniyetle karşılandı.
Avrupa Parlamentosu milletvekilleri, söz konusu gelişmelerin Güney Kafkasya'da ilişkilerin normalleşmesine ivme kazandırabileceğini ve bu sürecin güvenlik ve sosyo-ekonomik kalkınma açısından olumlu etkiler yaratabileceğini belirtti. Avrupa Birliği’nin de bu sürece destek verme konusundaki kararlılığına vurgu yapıldı.
Son olarak rapor, Türkiye’nin Ermenistan-Azerbaycan barış sürecinin hızlı tamamlanmasına katkıda bulunarak, bölgesel istikrarın sağlanmasında yapıcı bir rol üstlenmesini teşvik ediyor. Bu bağlamda Türkiye’nin, Azerbaycan üzerindeki etkisini kullanarak Ermenistan’ın egemenliğine karşı olası askeri eylemlerin önüne geçmesi gerektiği vurgulandı.
Avrupa Parlamentosu’nun kabul ettiği raporda, Türkiye’ye bir kez daha Ermeni Soykırımı’nı tanıma çağrısı yapılmaktadır. Bu adımın, Türk ve Ermeni halkları arasında gerçek bir uzlaşma yolunun açılması açısından önemli olduğu vurgulanırken, Türkiye’nin Ermeni kültürel mirasını koruma yönündeki yükümlülüklerine tam anlamıyla saygı göstermesi gerektiği belirtilmektedir.
Rapora göre, Avrupa Birliği Türkiye’yi hâlâ bir AB üyeliği için aday ülke olarak tanımaya devam etmektedir. Ancak 2018 yılından bu yana müzakerelerin fiilen durduğu ve bunun temel nedeninin Türkiye’de demokrasi, hukuk devleti ve insan haklarına yönelik ciddi ihlaller olduğu özellikle vurgulanmaktadır.
Raporda ayrıca, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne entegrasyon taahhüdünü yinelemesine rağmen, temel değerlere ve kriterlere uyum konusunda sınırlı ilerleme kaydettiği ifade edilmektedir. Bu durum özellikle yargı bağımsızlığı, ifade özgürlüğü ve temel haklara saygı alanlarında belirginleşmektedir.
Ekonomik alanda Türkiye’nin bazı reformlar gerçekleştirdiği kabul edilmekle birlikte, raporda demokratik gerilemenin sürdüğüne dikkat çekilmektedir. Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını görmezden gelmeye devam ettiği, ifade özgürlüğü, toplumsal cinsiyet eşitliği ve yargı bağımsızlığı konularında kaygı verici bir tablo sergilediği ifade edilmektedir.
Avrupa Parlamentosu raporunda, Türkiye'nin Avrupa Konseyi ülkeleri arasında en yüksek tutuklama oranına sahip olduğu ve terörle mücadele yasalarının sıklıkla muhalefeti ve sivil toplumu susturmak amacıyla kullanıldığı eleştirileri yer almaktadır.
Avrupa Parlamentosu, Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecine yönelik taahhüdünün önemini bir kez daha teyit ederken, özellikle Kopenhag kriterleri çerçevesinde—demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları alanlarında—kayda değer ilerlemenin olmamasından derin endişe duyduğunu ifade etti.
Türk hükümetinin AB ile ilişkileri normalleştirme yönündeki son açıklamalarına rağmen, Avrupa Parlamentosu bu söylemlerin somut ve anlamlı reformlarla desteklenmediğini vurguladı. Raporda, Türkiye’de devam eden otoriter yönetim pratikleri, yargı sisteminin siyasallaşması ve AB’nin temel değerleriyle uyumsuzluk eleştiri konusu yapıldı.
AB-Türkiye ilişkilerinde stratejik ortaklıktan uzaklaşmanın, tam üyelik perspektifinden bir geri adım olduğu değerlendirilerek, Avrupa Parlamentosu Türkiye’deki demokratik gerilemeye yönelik endişelerini net biçimde ortaya koydu.
Raporda, Türkiye'de insan haklarının sistematik olarak ihlal edilmesi ve demokratik standartların zayıflaması sert bir şekilde kınandı. Özellikle muhalif siyasetçiler, gazeteciler, avukatlar ve azınlıklara yönelik baskılar endişe verici olarak nitelendirildi.
Avrupa Parlamentosu, Türkiye’nin milyonlarca, özellikle Suriyeli mülteciyi kabul etme yönündeki çabalarını memnuniyetle karşıladı. Bu çerçevede, AB’nin mülteci ihtiyaçlarına yönelik sağladığı mali desteğin önemi vurgulandı; ancak fonların şeffaf biçimde kullanılması gerektiği, göç ve sınır kontrolü alanındaki tüm AB destekli programların insan hakları standartlarıyla tam uyumlu olması gerektiği belirtildi.
Doğu Akdeniz’de ikili diyaloğun gelişmesi olumlu bir gelişme olarak karşılanmakla birlikte, Türkiye’nin AB üyesi ülkelerin egemenliğini ihlal eden eylemleri ve tartışmalı deniz alanlarındaki askeri varlığı Avrupa Parlamentosu tarafından kaygı verici bulunmaya devam ediyor. Bu nedenle, Türkiye’ye uluslararası hukuka ve Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne tam saygı göstermesi yönünde güçlü bir çağrıda bulunulmaktadır.
Avrupa Parlamentosu, Kıbrıs sorunundaki çözülmemiş durumun hâlâ AB-Türkiye ilişkilerinde temel bir engel teşkil ettiğini vurguladı. Son dönemde güven artırıcı önlemlerin alınmasına ve BM himayesinde gayriresmî müzakerelerin yeniden başlamasına rağmen, Türkiye’nin tek taraflı eylemleri—işgal altındaki bölgelerin askerileştirilmesi, demografik manipülasyonlar ve Maraş’taki yasa dışı faaliyetler—sert şekilde kınandı.
Rapor, Türkiye'nin geleneksel ekonomi politikalarına geri dönüşünü, bütçe açığını sınırlı tutmasını ve yeşil enerji yatırımlarını artırmasını memnuniyetle karşılarken, özellikle çocuklar ve yaşlılar arasında artan sosyal kırılganlık konusundaki endişelere dikkat çekti. Gelir eşitsizliği ve yoksulluğu azaltmaya yönelik stratejilerin eksikliği bu kırılganlığı daha da derinleştiriyor.
Makroekonomik reformlar ve Türkiye’nin Mali Eylem Görev Gücü (FATF) gri listesinden çıkarılması olumlu gelişmeler olarak değerlendirilse de, Avrupa Parlamentosu raporunda hukukun üstünlüğünün zayıflaması, sendikal özgürlüklerin sınırlanması ve çevre koruma önlemlerinin yetersizliği gibi yapısal sorunların sürdüğü belirtildi.
Parlamento, sosyal korumanın güçlendirilmesi, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve iklim eylemlerinin teşvik edilmesi çağrısında bulunurken, Türkiye’nin bölgesel bir enerji merkezi olma potansiyelini de kabul etti.
Söz konusu raporun yazarı, Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raportörü, İspanya’yı temsilen Sosyal Demokratlar Grubu üyesi Nacho Sánchez Amor’dur. Rapor, daha önce Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu tarafından görüşülüp onaylanmıştı.
Bölümün son haberlerİ

Yerevan ve Bakü barış anlaşması metni üzerinde uzlaşmaya vardıktan sonra, Azerbaycan tarafı neredeyse her gün, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin kendi mevzilerine ateş açtığını iddia etti.

Raporda Türkiye’nin Suriye ve Irak’taki askeri varlığı, Kürt gruplarla süregelen çatışmaları ve Libya ile Dağlık Karabağ gibi ihtilaflı bölgelerdeki agresif rolü endişe verici olarak ifade edildi.

Mart ayında, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in davetini kabul eden Paşinyan, 9 Mayıs’taki törene katılacağını daha önce bildirmişti.
Alıntı

İranist Begijanyan, Reisi’nin ifadelerini yorumladı: “Ermenistan'a baskı yapılırsa Tahran müdahale eder”
En Çok Okunan
“Barış Kavşağı” projesine de değinen Papoyan, bu projenin yalnızca bölgesel değil, aynı zamanda ekonomik iş birliği açısından da daha etkin bir yol oluşturabileceğini belirtti.
Bu adım, Ermenistan’ın Avrupa ile hava bağlantılarının önemli ölçüde genişlemesini simgeliyor. Uçuşların başlamasıyla birlikte turizm, ticaret ve kültürel değişim alanlarında da artış bekleniyor.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Öncü Keçeli ise, "İsrail Başbakanının uçağına hava sahamızdan geçiş izni verilmediği iddiası tamamen yanlıştır" açıkladı.
Uluslararası toplumun bu ihlallere kayıtsız kalmaması, kültürel mirasın korunması ve sorumluların hesap vermesi açısından hayati önem taşımaktadır.
İmamoğlu’nun avukatı davayı açmak için neden özellikle 6 Mayıs tarihini seçtiklerini anlattı.
Takvİm
Anket
Bu yıl Ermenistan ile Türkiye devlet sınırı iki ülke vatandaşları için açılır mı?
Pİyasalar
EUR | TRY | USD |
549.84 | 90.05 | 485.12 |