• Hakkımızda
  • İletİşİm
  • Soykırım
  • Karabağ
  • Askerİ
  • Alıntı
  • Makale
03 Temmuz, 2025
Perşembe 07:32
Tür|Հայ|Pуc

ERMENI HABER AJANSI

Kısa ve öz
  • Röportaj
  • Ekonomİ
  • Polİtİka
  • Toplum
  • Kültür
  • Eğİtİm
  • Bölge
  • Dünya
  • Hukukİ
  • Spor

Soykırım16:27, 26 Ağustos 2022

Diyarbakır'da Ermenilerin arsaları 74 yıldır 'paylaşılamıyor'

Diyarbakır'da Ermenilerin arsaları 74 yıldır 'paylaşılamıyor'

Göç ve hızlı kentleşmeyle sınırları Ergani ve Siverek ilçelerine dayanan Diyarbakır’ın göbeğinde, binalar yerine buğday ve arpa başaklarının yükseldiği 400 dönümü aşkın bir arazi dikkat çekiyor. 

Etrafı yüksek binalar, asfalt yollarla çevrili Bağlar ilçesindeki arazinin sınırları, Elazığ ve Urfa Karayolu’nun kesiştiği Seyrantepe’den Batıkent Kavşağına kadar uzanırken, demir yolu ise arsanın ortasından geçiyor.  Bugüne kadar bir-iki bina dışında arazide başka inşaat yapılmazken, araziyi ise 1978 yılından beri İbrahim Lale isimli yurttaş işletiyor.

Türkiye’de bir kent içinde boş kalan tek arazi özelliği taşıyan tarlanın bir dönümüne emlakçıların, 1 milyon TL değer biçtiği belirtiliyor.

Birçok Diyarbakırlının hayallerini süsleyen arsa aynı zamanda birçok dedikodu ve efsanenin de kaynağı.

Arazi ile ilgili 1954 yılından bu yana devam eden davadan habersiz olan birçok yurttaş, 1970’li yıllarda Diyarbakır’da kadastro memuru olarak görev yapan PKK Lideri Abdullah Öcalan’a ait olduğu için devletin el koyduğuna dair yaygın söylentilere aşina. 

Ancak arazinin gerçek hikâyesi, 1915’te yaşanan Ermeni Soykırımı’ndan kaçan veya öldürülen Ermenilere kadar uzanıyor. Dava konusu arazinin önemli bir kısmının, soykırımdan önce Diyarbakır’da yaşadığı belirtilen ancak kendisinden bir daha haber alınamayan Şurupçu Agop Efendi’ye ait olduğu belirtiliyor.

Ancak Diyarbakır’da 1950 yılında başlayan kadastro çalışmaları sırasında birçok kişi adına tapulanan arazi, uzun yıllar süren anlaşmazlığı da beraberinde getirdi.

Bir türlü paylaşılamayan arazi davasının geçmişi 1954 yılında başlıyor. Arazinin sahibi olduğunu belirten Hüseyin Uluğ ile Mehmet Arcak ve Ahmet Arcak, 26 Şubat 1954’te  Diyarbakır 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak,  350 dönüm arsalarının kayıtlarda 147 dönüm gösterildiğini ileri sürüp düzeltilmesini isteyerek dava açtı.

Daha sonra Nuri Özbostancı ve mirasçıları, 1950 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında kendi adlarına kaydedilen araziyle ilgili, davacıların sahte belgelerle tapu tescili almaya yoluna gittiğini, davanın reddedilmesini istedi.

 

Davayı 1964 yılında karara bağlayan mahkeme, tapu kayıtlarının düzeltilmesine karar verdi. Ancak bir yıl sonra Yargıtay 1. Hukuk Dairesi, Kadastro Mahkemesi’nin davaya bakmakla yetkili olduğu gerekçesiyle kararı bozdu.

Diyarbakır’da kadastro çalışmaları sırasında kayıt altına arazinin tapu kayıtlarındaki yer ve mevkii sınırlarının, muğlak ifadelerle belirtilmesi nedeniyle dava giderek içinden çıkılmaz bir hal almaya başladı. 

Bu sürede, hak sahibi olduğunu iddia eden çok sayıda kişi ve kurum ellerindeki tapu kayıtlarının bu araziye uyduğu gerekçesiyle dava açtı. Hazine ise, arazinin mütegayyip eşyas (firari, kayıp veya kendilerinden haber alınamayan) gayrimüslimlere ait olduğunu ileri sürerek, arazinin Hazine’ye verilmesi için dava açtı.

Dava devam ettiği sırada, arazinin bir kısmını kamulaştıran Karayolları Genel Müdürlüğü, Devlet Demiryolları, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi de davaya katıldı. Davacılar Abdulaziz Özbostancı, mirasçıları Medeni Arman, Süleyman Agah Arman ile davacı Ömer Uluğ ve Seyfettin Özkoçak, davalı Mustafa Kazım Zühtü Uluğ ile Ahmet Arcak davanın sonucunu göremeden hayatını kaybetti.

Ölenlerin, mirasçılarının davaya dâhil olmasıyla davada yer alan kişi ve kurum sayısı 180’e kadar çıktı. Davaya bakan birçok avukat da sonucu görmeden yaşamını yitirdi.

Bunun üzerine Diyarbakır Asliye Hukuk Mahkemesi, farklı tarihlerde tapu tescil davaları için 1987 yılında görevsizlik vererek, bu davaların Diyarbakır Kadastro Mahkemesi’nde birleştirilmesine karar verdi.

Kadastro Mahkemesi’nde 19 yıl süren davada 2006 yılında karar çıktı. Mahkeme, davaya katılan taraflarının tapu kayıtlarının araziye ‘tam tereddütsüz olarak uymadığı’ ve zilyetlikten (tasarruf) taşınmaz edinme koşullarının gerçekleşmediğine karar vererek, davalarını reddetti.

Mahkeme, dava konusu arazinin gayrimüslim vatandaşlara ait olduğu, kayıp olan ve kendilerinden haber alınamayan kişilerden kalan malların devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğunu belirterek, bu araziye dair tapu kayıtlarını iptal etti.

Ve 440 dönümlük arazinin tapusunun Hazine’ye verilmesine karar verdi. Ancak Yargıtay 17. Hukuk Dairesi, tapu kayıtlarının sınırları ve yerlerinin tespiti,  bunun araştırılması gerektiğine karar vererek, eksik inceleme yaptığı gerekçesiyle yerel mahkemenin kararını bozdu.

Diyarbakır Kadastro Mahkemesi’nde tekrar görülen davada 2018 yılında karar çıktı. Daha önce verdiği kararın tam tersi yönünde bir karara imza atan mahkeme, Hazine’nin dava konusu taşınmazların firari, kayıp ya da kendisinden bir daha haber alınamayan gayrimüslimlere ait yerler olduğuna dair iddiasıyla ilgili arazinin bulunduğu mevkii ve eski tapu kayıtları üzerinde yapılan incelemede bununla örtüşen hiçbir tapu kaydına rastlamadığını ileri sürdü.

Hazine’nin açtığı davayı reddetti. Mahkeme yapılan araştırmalarda, dava konusu parsellerdeki tapu kayıtlarının sınırlarının değişmesine rağmen, davacıların tapu kayıtlarıyla örtüştüğünü savundu.

Mahkeme, arazinin 46 bin 526 metrekaresini daha önce tapu kaydını iptal ettiği Nuri Özbostancı’ya, 189 dönümünü  Salih Atilla Üçok’a ve 190 dönümünü  ise Mehmet Arcak ve müşterekleri olan 25 kişi adına tescil edilmesine karar verdi.

Arazinin 15 dönümünü ise Özkoçak, Özbostancı ve Arman soy isimli mirasçılar adına tapuya kaydedilmesi kararı çıktı. Ayrıca arazinin kamulaştırılan 27 dönümünde Devlet Demir Yolları (DDY) adına, 23 dönümünde ise yol geçtiği için yol olarak gösterilmesi kararlaştırıldı.

Mahkeme, arazinin geriye kalan 121 dönümünün 1973 yılında yapılan kamulaştırmayla Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi adına tapuya kaydedildiği gerekçesiyle, karar verilmesine yer olmadığına hükmetti. Mahkeme, davacı tarafı ve avukatlarının yaptığı 3 milyon 436 bin TL masrafın davacılar ve müdahillerden alınmasına karar verdi. 

Davaları reddedilen yurttaşlar kararı temyiz ederken  Yargıtay’ın davada  vereceği karar doğrultusunda kentin içindeki arazi durumu da kesinleşecek.

Diyarbakır’da yaklaşık 40 yıldır avukatlık yapan ve kadastro davalarında deneyimli olan Neymetullah Gündüz, taraflardan Cemiloğlu Ailesi adına davayı üç yıl takip ettiğini söylüyor. Anadolu’da tapu kayıtlarının 1862 yılında yapıldığını hatırlatan Gündüz, Osmanlı Devleti döneminde aristokrat aileler hariç Müslümanlara ait tapu kaydının çok az olduğunu, gayrimüslimlerin tapu kayıtların daha fazla olduğunu ifade ediyor. 

Anlaşmazlık konusu arazinin bir kısmının gayrimüslimlere ait olabileceğini ifade eden Gündüz, şöyle devam ediyor:

 

“1915 tarihinde özelikle gayrimüslimlerin mallarına el konulması amacıyla Tasfiye Kanunu çıkarıldı. Halen yürürlükte olan bu kanun göre, Osmanlı vatandaşı gayrimüslimlerin firarına veya aranmasına karar verilmişse ya da şahıs devlete karşı silah kullanmış, vatandaşlıktan çıkarılmışsa malları hiçbir işleme gerek kalmaksınız el konularak Hazineye intikal ediliyor. Özellikle bu karar, bölgede çok geniş şekilde uygulanmış, daha çok Ermenilerin mallarına el konulmuş. Bunun yanında 1929 yılında çıkarılan 1515 Sayılı Tapu Kayıtlarından Hukuki Kıymetlerini Kaybetmiş Olanların Tasfiyesine Dair Kanun var. Bu kanunla da boş kalan Ermeniler ve diğer gayrimüslimlerin toprakları başka kişilerin adlarına geçirilmiş.”

Gündüz, eski tapuların sınırlarının muğlak olması, dava konusu arsanın çok değerli olması ve kent içinde kalması nedeniyle ellerinde eski tapu kaydı olan birçok kişinin “bu arazi bizim” diyerek dava müdahil olduğunu söylüyor.

Davayı dört yıl boyunca takip ettikten sonra bırakan Avukat Abdulbaki İzci ise, birçok sorun nedeniyle kadastro davalarının ‘kangrenleşmiş davalar’ haline geldiğini söylüyor. Eski tapu kayıtlarında arazilerinin sınırlarının koordinatla değil, etraflarındaki tarla, bahçe, yol, dere ve dağlarla tarif edildiğini belirterek, şöyle devam ediyor:

“Bu nedenle kadastro davalarında ilgili ilgisiz birçok vatandaş ‘bu arsa benim’ diyerek davaya dâhil oluyor. Çünkü tapuda koordinat yok, sınırlar sabit değil, elindeki tapu yanına ya berisini ya da bitişiğini okuyor.  Zamanla bu sayı çoğalıyor, davalardaki taraf sayısı binleri buluyor.”

Davaların uzun sürmesinin diğer bir nedenin de  mahkeme kararının taraflara tebliğinin uzun yıllar alması olduğunu  dile getiren İzci, “Diyelim ki 50 yıl önce davaya katılan kişi ölmüş, kim olduğu belli değil. İsmi var ancak adresi, TC kimlik numarası yok. Ya da davacı ve davalı gayrimüslimdir. Araştırıyoruz hiçbir yerde bulamıyoruz be nedenle tebligatların verilmesi iki-üç yılı buluyor. Şu anda birçok dosyamız karara çıkmış ancak tebligatlar yapılmadığı  için dava bitmiyor” diyor.

Kadastro davalarının çok uzun sürmesi nedeniyle bir müvekkilinin dava sonuçlanmadan yaşamını yitirdiğini aktaran İzci son olarak şunları aktarıyor:

 

“Bazı müvekkillerim ‘bu davayı dedem takip etti ömrü yetmedi,  babam takip etti o da gitti. Ben de göremeyecek miyim?” diye soruyor. Ölenlerin mirasçılarının da davaya dâhil edilmesiyle davaya katılan sayısı şişiyor.”

Kaynak:   Ermenihaber.am

Bölümün son haberlerİ

Ermeni Soykırımı’nın tanınmasında kilit rol oynayan Lemkin’in anısına Yerevan’da tören düzenlendi
16:26, 24 Haz
Ermeni Soykırımı’nın tanınmasında kilit rol oynayan Lemkin’in anısına Yerevan’da tören düzenlendi

Ermeni Soykırımı’nın uluslararası alanda tanınmasında büyük katkısı olan Polonyalı hukukçu Raphael Lemkin, doğumunun 125. yıl dönümünde Yerevan’da anıldı.

Gürcistan Parlamentosu heyeti Ermeni Soykırmı Anıtını ziyaret etti
15:56, 19 Haz
Gürcistan Parlamentosu heyeti Ermeni Soykırmı Anıtını ziyaret etti

Konuklar, Ermeni Soykırımı kurbanlarının anısını yaşatan sonsuz ateşin önüne çiçek bırakarak Aziz Şehitlerin anısını saygıyla andılar.

İspanya'nın Alcàsser kenti Ermeni Soykırımı’nı tanıdı
15:21, 19 Haz
İspanya'nın Alcàsser kenti Ermeni Soykırımı’nı tanıdı

Kabul edilen kararda, Osmanlı Türkiye’si tarafından gerçekleştirilen soykırım ve günümüz Türk yetkililerinin inkâr politikaları kınandı.

Alıntı

İranist Begijanyan, Reisi’nin ifadelerini yorumladı: “Ermenistan'a baskı yapılırsa Tahran müdahale eder”

İranist Begijanyan, Reisi’nin ifadelerini yorumladı: “Ermenistan'a baskı yapılırsa Tahran müdahale eder”

En Çok Okunan

Azerbaycan-Rusya arasında gerilim tırmanıyor, şok görüntüler, karşılıklı tutuklamalar!
Azerbaycan-Rusya arasında gerilim tırmanıyor, şok görüntüler, karşılıklı tutuklamalar!

Kriz daha da derinleşirken, Azerbaycan Pazartesi günü Rus devlet medyasında çalışan bir grup kişiyi dolandırıcılık şüphesiyle gözaltına aldı.

Rusya՛da öldürülen Azerbaycanlılar Ermeni subayının katili Ramil Safarov’un yeğenleri çıktı
Rusya՛da öldürülen Azerbaycanlılar Ermeni subayının katili Ramil Safarov’un yeğenleri çıktı

Օrganize suç örgütü üyesi oldukları bildirilen Ziyadin ve Hüseyin Safarov kardeşler, 27 Haziran’da Rusya’nın Yekaterinburg kentinde operasyon sırasında hayatlarını kaybetmişti.

Trump yönetimi'nden Yerevan ve Bakü'ye teklif
Trump yönetimi'nden Yerevan ve Bakü'ye teklif

Amerikan önerisi, yıllar önce Avrupa Birliği tarafından gündeme getirilen bir modele benziyor.

Rus televizyon kanallarının Ermenistan’da yayınının durdurulması ciddi şekilde gündeme alınmalı
Rus televizyon kanallarının Ermenistan’da yayınının durdurulması ciddi şekilde gündeme alınmalı

Ermenistan Ulusal Meclisi Başkanı, özellikle bazı Rus televizyon programlarının Ermenistan-Rusya ilişkilerine zarar verdiği görüşünde.

Ermenistan, Su-30SM savaş uçaklarını Hindistan teknolojisiyle modernize etmeyi değerlendiriyor
Ermenistan, Su-30SM savaş uçaklarını Hindistan teknolojisiyle modernize etmeyi değerlendiriyor

Planlanan işbirliği; silah sistemlerinin entegrasyonu, aviyonik yükseltmeleri ve pilot eğitimini kapsıyor.

Foto

picture Van’ın Akhtamar Adası’ndaki Surp Haç Ermeni kilisesinde ayin yapıldı

Vİdeo

picture Ermeni Soykırımı konulu “Anadolu hikayesi” filmi
Hava durumu

Takvİm

Anket

Bu yıl Ermenistan ile Türkiye devlet sınırı iki ülke vatandaşları için açılır mı?

Evet0%
Hayır100%
Bilmiyorum0%
Daha sonra açılır0%

Pİyasalar

EURTRYUSD
549.8490.05485.12

ERMENİ HABER AJANSI

Kısa ve öz

  • Hakkımızda
  • İletİşİm
  • Soykırım
  • Karabağ
  • Askerİ
  • Alıntı
  • Makale
  • Facebook
  • Youtube
  • Twitter
  • RSS
© Copyright EH ermenihaber.am 2015
Tüm hakları saklıdır
  • Facebook
  • Twitter
  • Youtube
  • RSS
{"core.poll.vote_empty":"core.poll.vote_empty"}