• Hakkımızda
  • İletİşİm
  • Soykırım
  • Karabağ
  • Askerİ
  • Alıntı
  • Makale
04 Temmuz, 2025
Cuma 07:49
Tür|Հայ|Pуc

ERMENI HABER AJANSI

Kısa ve öz
  • Röportaj
  • Ekonomİ
  • Polİtİka
  • Toplum
  • Kültür
  • Eğİtİm
  • Bölge
  • Dünya
  • Hukukİ
  • Spor

Kültür13:50, 10 Mayıs 2019

Funda Cantek: "Ermeni Nine’nin dilsizliği"

Funda Cantek: "Ermeni Nine’nin dilsizliği"

Gazete Duvar'ın yazarlarından Funda Cantek kendi köşesinde "Ermeni Ninem" kitabına değindi. Cantek makalesinde şu ifadelere yer verdi:

"Yayımı Ermeni Soykırımı’nın başladığı 24 Nisan tarihine denk düşen, Farid Boudjellal’in çizgi romanı Ermeni Ninem, Fransa’da doğup büyüyen Cezayir asıllı Farid’in babaannesiyle tanışması ve onun bir Ermeni olduğunu öğrenmesiyle açılıyor.

Ankara’da yaşayan birinin, başka birçok Anadolu kentinde yaşayanlar gibi, Ermenilerin bıraktığı izlerin üzerinde yürümemesi imkansızdır. Evinize girip çıkarken, bir mahalle parkında otururken, müzede sergilenen yöresel bir kıyafete yahut eski fotoğraflara bakarken aslında kadim bir kültürün, kimliğin mirasını yiyor olabilirsiniz. Hem de varisi olmadığınız halde. Eviniz bir Ermeni ailesine ait bağ evinin yıkıntısı üzerine inşa edilmiş bir apartmanda olabilir, mahalle parkı eski bir Ermeni mezarlığıdır, el dokuması bir sof elbise aslında bir Ermeni kadına ait olabilir. Biraz dikkatli bakarsanız, cumbalı evlerin, Arnavut kaldırımlı sokakların, mahalle esnafının, Çankaya, Keçiören, Aşağı ve Yukarı Eğlence bağlarının, Zir Vadisi’nin suretinin çıkarıldığı eski fotoğraflarda yurdundan sürgün edilmiş bir halkın hayaletlerinin dolaştığını görebilirsiniz.

Ben fazladan aile büyüklerini ziyaret için çocukken sık sık gittiğim Niğde’de de, onlarca yıldır ayakta olan bağ evlerinin kerpiç duvarlarına, ahşap kirişlerine parmaklarımın ucunu sürerek yürüdüğümde farkında olmadan içime dolan hikayelerin kahramanlarıyla çok sonra tanışacaktım. Oysa onlardan bazılarıyla komşuluk ediyorduk çoktandır. İyi komşuluğun Türklerin hoş görüsüyle sürdüğü teranesinin ev sahipliği iddiasının kibrinden kaynaklandığını da sonradan, aklım erdiğinde, resmi tarih anlatısının dışına kaçabildiğimde idrak edebilecektim. Ağızlardan bir küfür gibi fırlayan Ermeni tanımlamasının büyüklerin dilinde alaycı tekerlemelere, neşe vermesi beklenen ancak cinsiyetçi ve nefret dolu fıkralara konu olduğunu fark edecektim. Keskin kalemli “saygın” yazarların hoş görü bir yana, hor görü ve düşmanlık dolu metinleri içimi acıtacaktı.

24 Nisan 1915’ten sonra su başlarında, evlerin hayatlarında, kahvehanelerde, kiliselerde, dükkanlarda, çarşıda-pazarda süren hayatlar dağlara, çöllere, açlığa, susuzluğa, hastalığa ve nihayet kitlesel kıyımlara mahkum edilecekti. Suskunluğu yahut nefretiyle Ermeni komşularının ölüme gönderilmesine suç ortaklığı eden hemşehrileri, komşuları, müşterileri ezberler bir ölçüde bozulup, geçmişle hesaplaşmaya girişildiğinde, “Çok iyi insanlardı” diyeceklerdi onlar için. “Çok iyi esnaftı, çok yetenekli ustaydı, çok mahir terziydi”… Böyle diyerek onları mazur göstermeye çalıştıklarının farkına varmayacaklardı.

1904 İstanbul doğumlu olduğu tahmin edilen Mari Bedros Karamanyan’ın yolunu Cezayir’e, oradan da Fransa’nın Toulon şehrine düşüren dramı yarı-belgesel bu anlatıdan takip ediyoruz. Farid’in babaannesi Mari, kocasının ölümünün ardından, oğlunun ailesiyle birlikte yaşamak için gönülsüzce Toulon’a göç ediyor. Farid, dini bütün bir Müslüman olan babasına karşılık, babaannesinin boynundaki haçı fark ettiğinde, henüz dokuz yaşındayken dünyada yapayalnız kalan bir kız çocuğunun hikayesi bir zehir gibi günlük hayata karışıyor. Alttan alta gürül gürül çağlayan su, Mari’nin ketumluğunun çatlaklarından sızıyor.

Bizzat tecrübe edenlerin dillendirmemeyi yeğledikleri, sonraki kuşaklara aktarmamaya çalıştıkları, sürgün ve katliamın yarattığı travma ve husumet, kolektif bellekten silinmesinin imkansızlığı sebebiyle ve değişen politik iklimin de etkisiyle çocukların ve torunların kimliklerini inşa ederken kullandıkları en önemli parça olacaktır. Nitekim Farid, Fransa’da bir Arap olarak yaşayan babasının aksine, yasını tutarak kendini tamamlamak için ihtiyaç duyuyor bu eksik parçaya. Mari’nin eksik parçasını tamamlamasını bekleyen bir başkası daha var: Toulon’un meşhur cerrahlarından Ermeni Ranoukian. Mari’nin suskunluğu ve mesafeli duruşu karşısında çaresizliğe düşen Ranoukian şu unutulmaz sözü söylüyor Mari’ye:

“Sizin ve bizim kuşaklar arasındaki farklardan biri de bu. Siz yaşadıklarınızı unutmak istiyorsunuz, biz ise hiç yaşamadığımız şeyleri hatırlamak istiyoruz.”

İşte bu sözde, önceki haftalarda anlattığım anneannemin suskunluğu ve hoyratlığıyla, Farid’in Ermeni ninesininki birleşiyor. Sonraki kuşaklar olarak bizler geçmişle hesaplaşma derdindeyiz. Kişisel olarak ailemizle, politik olaraksa devletin zulmüyle. Ve üstelik ikisi birbirinden bağımsız tecrübeler değil. Bizden önceki kuşaklara unutmanın, bize ise hatırlamanın sağaltıcı olduğu telkin edilmiş. Belki de bu yüzden, biraz da bencilce, soğukkanlılıkla bizden önceki kuşakları travmalarını hatırlamaya zorluyoruz. Çok zor bir şey istiyoruz onlardan. Belki de unutuluşa terk ettikleri şeyleri affettiklerini sanıyoruz. Korkudan, bezginlikten, ailelerini koruma kaygısından kaynaklanan bu unutuşun, yeni felaketlerle sonraki kuşaklara zarar vereceğini anlatmakta zorlanıyoruz onlara. Unutulan kaybolmuyor ama. Mari Nine’nin hayatını araştıran ve çizer Boudjellal’in arkadaşı olan Martine Lagargette’nin kitabın sonuna eklediği metinde, unutuluşa terk edilenin kaybolmadığını sarih biçimde görüyoruz. Mari’nin “hayatının son demlerinde, bazı işaretler anlatılamaz olanı deneyimlediğini doğrular gibiydi. Peşini bırakmayan o yoksunluk korkusu, bavulunu almadan firar etmek durumunda kalanlar gibi hangi mevsim olursa olsun kıyafetlerini üst üste giyme alışkanlığı göze çarpardı. Peki Toulon limanına bir Türk gemisi her demir attığında kendini eve hapsetme saplantısına ne demeli?” diyor Lagargette.

Elinde kalan tek aile fotoğrafında yer alanlar arasında yaşama şansına sahip olan sadece Mari’dir. Kocası Moussa da Cezayir’den Kayseri’ye göçmüş bir Arap’tır. Küçük kızı Zoubida’yı Kayseri’den Cezayir’e göçerken, Tunus’ta evlatlık vermek zorunda kalır. Geri alacağı zaman öldüğünü öğrenir. Mari ve kaderdaşları bir yerin yerlisi olmalarına izin verilmeden, kıyafetlerini üstlerinde, korkularını, acılarını anılarında saklayarak oradan oraya sürüklenip, hayatın kıyısına ilişerek yaşar ve ölürler.

 

 

Kaynak:   Ermenihaber.am

Bölümün son haberlerİ

Ermenistan’ın Etiyopya Büyükelçiliği 5 dilde yazılmış benzersiz bir el yazmasını tanıttı (foto)
14:16, 30 Haz
Ermenistan’ın Etiyopya Büyükelçiliği 5 dilde yazılmış benzersiz bir el yazmasını tanıttı (foto)

Ermenistan’ın Etiyopya Büyükelçiliği, 12–14. yüzyıllarda Mısır’da hazırlanmış benzersiz bir Orta Çağ el yazmasının görselini paylaştı.

Ermeni şarabı, Concours Mondial de Bruxelles 2025’te altın ve gümüş madalyalara layık görüldü
12:44, 30 Haz
Ermeni şarabı, Concours Mondial de Bruxelles 2025’te altın ve gümüş madalyalara layık görüldü

Ermenistan, dünya şarap haritasındaki yerini kararlılıkla güçlendirmeye devam ediyor.

Fransa'nın Barbizon Kültür Merkezi'nde “Ermeni Empresyonizminin Renkleri ve Işıkları” sergisi açılıyor
13:51, 27 Haz
Fransa'nın Barbizon Kültür Merkezi'nde “Ermeni Empresyonizminin Renkleri ve Işıkları” sergisi açılıyor

Uluslararası sergide ağırlıklı olarak 20. yüzyılın ilk üç on yılında yaratıcı faaliyet göstermiş sanatçıların 30’dan fazla tablo çalışması yer alacak.

Alıntı

İranist Begijanyan, Reisi’nin ifadelerini yorumladı: “Ermenistan'a baskı yapılırsa Tahran müdahale eder”

İranist Begijanyan, Reisi’nin ifadelerini yorumladı: “Ermenistan'a baskı yapılırsa Tahran müdahale eder”

En Çok Okunan

Rusya՛da öldürülen Azerbaycanlılar Ermeni subayının katili Ramil Safarov’un yeğenleri çıktı
Rusya՛da öldürülen Azerbaycanlılar Ermeni subayının katili Ramil Safarov’un yeğenleri çıktı

Օrganize suç örgütü üyesi oldukları bildirilen Ziyadin ve Hüseyin Safarov kardeşler, 27 Haziran’da Rusya’nın Yekaterinburg kentinde operasyon sırasında hayatlarını kaybetmişti.

Kanun teklifi: Alican Sınır Kapısı'nın ismi 'Talat Paşa' olarak değiştirilsin
Kanun teklifi: Alican Sınır Kapısı'nın ismi 'Talat Paşa' olarak değiştirilsin

Mehmet Talat Paşa, 1915'te yapılan Ermeni Soykırımı'nın baş sorumlularından birisi.

Azerbaycan-Rusya arasında gerilim tırmanıyor, şok görüntüler, karşılıklı tutuklamalar!
Azerbaycan-Rusya arasında gerilim tırmanıyor, şok görüntüler, karşılıklı tutuklamalar!

Kriz daha da derinleşirken, Azerbaycan Pazartesi günü Rus devlet medyasında çalışan bir grup kişiyi dolandırıcılık şüphesiyle gözaltına aldı.

Trump yönetimi'nden Yerevan ve Bakü'ye teklif
Trump yönetimi'nden Yerevan ve Bakü'ye teklif

Amerikan önerisi, yıllar önce Avrupa Birliği tarafından gündeme getirilen bir modele benziyor.

İstanbul Ermeni Patriği Sahak Maşalyan’dan açıklama: “İstanbul’da olsaydım Paşinyan’ı kabul ederdim”
İstanbul Ermeni Patriği Sahak Maşalyan’dan açıklama: “İstanbul’da olsaydım Paşinyan’ı kabul ederdim”

Paşinyan’ın Patrikhane ile gerekli protokol yazışmalarını gerçekleştirmediğini, ziyaretten ancak iki gün önce tesadüfen haberdar olduğunu dile getiren Maşalyan, bir protokol hatası olduğunu söyledi.

Foto

picture Van’ın Akhtamar Adası’ndaki Surp Haç Ermeni kilisesinde ayin yapıldı

Vİdeo

picture Ermeni Soykırımı konulu “Anadolu hikayesi” filmi
Hava durumu

Takvİm

Anket

Bu yıl Ermenistan ile Türkiye devlet sınırı iki ülke vatandaşları için açılır mı?

Evet0%
Hayır100%
Bilmiyorum0%
Daha sonra açılır0%

Pİyasalar

EURTRYUSD
549.8490.05485.12

ERMENİ HABER AJANSI

Kısa ve öz

  • Hakkımızda
  • İletİşİm
  • Soykırım
  • Karabağ
  • Askerİ
  • Alıntı
  • Makale
  • Facebook
  • Youtube
  • Twitter
  • RSS
© Copyright EH ermenihaber.am 2015
Tüm hakları saklıdır
  • Facebook
  • Twitter
  • Youtube
  • RSS
{"core.poll.vote_empty":"core.poll.vote_empty"}