ERMENI HABER AJANSI

Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan ve Artsakh (Dağlık Karabağ) Cumhurbaşkanı Bako Sahakyan’ın eşbaşkanlığı ile Stepanakert’te iki ülkenin ortak Milli Güvenlik Kurulu gerçekleştirildi.

Gündemdeki ana konu, Dağlık Karabağ sorununun barışçıl yolunda çözülmesinde mevcut durumun ortak değerlendirmesi ve koordineli eylemlerin belirlenmesiydi.

9 Aralık’ta Ermenistan’daki parlamento seçimlerimden sonra, ilk Artsakh ziyaretini yaptığını söyleyen Paşinyan, halkın kendisinin önderlik ettiği “Benim adımım” ittifakına güvenoyu verip Karabağ sorunu ile ilgili müzakerelerde Artsak’ın rolünün genişletmesi ve Artsakk’ın müzakete tarafı haline getirme yönünde kendilerine manda verdiğini söyledi.

Paşinyan şöyle devam etti  

''Azerbaycan bu görüşmelerde Cumhurbaşkanı Aliev tarafından temsil ediliyor. Aliyev aynı zamanda, kendisinin de söylediği gibi, Dağlık Karabağ'ın Azerbaycan topluluğunu da temsil ediyor, çünkü o topluluk Azerbaycan vatandaşı olarak Azerbaycan'ın cumhurbaşkanlığı seçimlerine katıldı ve böylece Azerbaycan Cumhurbaşkanı'na kendilerini temsil etme yetkisi verdi. Azeri cumhurbaşkanının varlığı da zaman içinde Karabağ'da yaşayan Azerilerin varlığını sağlıyor.

Ermenistan Cumhuriyeti ise Başbakan sıfatıyla temsil ediliyor ve bu başbakan sadece Ermenistan Cumhuriyeti halkının temsilcisi çünkü Ermenistan halkı tarafından seçilmiş. Sonuç olarak, Ermenistan halkı müzakere sürecinde de temsil edilmektedir.

Uluslararası toplum ise AGİT (Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı) Minsk Grubu sıfatıyla temsil edilmektedir.

Şimdi asıl sorun bu müzakerelerde Artsakh halkını kim temsil ediyor olmasıdır?

Buradaki sorun, bugün müzakere sürecinde meşru bir temsilci bulunmamasıdır, çünkü bugün Artsakh halkını temsil etmek için, Artsakh halkı veya müzakere masasına katılmaya yok. Artsakh halkının Ermenistan seçimlerine oy vermemesi nedeniyle Ermenistan Başbakanının böyle bir  yetki olmadığını defalarca söyledim, dolayısıyla Ermenistan başbakanı Artsakh halkını temsil etmeye yetkili olan kişilerin sırasında yer almıyor. Ve bu bir kapris ve önkoşul meselesi değil, sıradan meşruiyet sorunudur, meşruriyet yalnızca iç politiktanın değil, devletler arası ve uluslararası ilişkilerin önemli bir faktörüdür.”