ERMENI HABER AJANSI

Azerbaycan’da insan haklarının ihlal konusu 28 Ekim tarihinde ABD Senatosunda görüşüldü. Konu, Senatoya üye olan diplomatlar ve insan hakları koruyucularının çabalarıyla gündeme getirildi. Panelin kuratörlüğünün, ABD Dışişleri Bakanı'nın eski Yardımcısı David Cramer'in yaptığı öğrenildi.

Azerbaycan’lı insan hakları koruyucuları Leyla ve Arif Yunusların kızı Dinara Yunus, şuanda hapiste bulunan anne babasının dramını ve çektikleri işkenceleri anlattı. Annesinin, hapishanede defalarca dövüldüğünü, onun psikolojik ve fiziksel sağlığı için çok endişelendiğini, bir daha annesi ile babasını göremeyeceğinden korktuğunu dile getiren Dinara Yunus, uluslararası camiayı, anne babasının hemen serbest bırakılmasını Azerbaycan’dan talep etmeye çağırdı.

“Freedom House” temsilcisi Tamara Grigoreva ise, Azerbaycan hükümetinin, 1 Kasım Parlamento seçimlerinin adaletli olacağını dünyaya inandırmaya çallıştığını vurgulayarak , “Fakat serbest basın yokken adaletli seçimlerin sağlanması imkansızdır. Gerçek şudur ki, Azerbaycan’da basın can çekişiyor. Son yıllarda hükümet, ABD tarafından finanse edilen “Azadlık” radyosunu kapattı.Bağımsız gazeteciler ile muhalif gazetelerin muhabirleri ise devamlı olarak baskılara maruz kalıyor, tutuklanıyor veya kaçırılıyorlar.” şeklinde konuştu.

Bu kapsamda Grigoreva, Hatice İsmaylova, Rauf Mirkadirova, Maydan TV, Azadlık gazetesi ile Azerbaycan saati programına dair açılan davaları da hatırlattı. Konuşmacı ayrıca sosyal medya üyeleri ile aktif bloggerlerin de Azerbaycan'da baskıya maruz kaldıklarının altını çizdi.

ABD'nin eski Azerbaycan büyükelçisi Richard Kauzlarich ise, “Azerbaycan, ABD’nin önemli ortağıdır. Fakat basın ve ifade özgürlüğü dahil omak üzere temel insan haklarını kaba bir şekilde ihlal eden bir ortak, güvenilir olamaz” ifadelerini kullandı.

Kauzlarich, “Eskisi gibi ABD'nin stratejik ortağı olmaya devam etmek isteyen Bakü, stratejik ortakların ortak değerleri olması gerektiğini anlamalı” diye ekledi.

Eski büyükelçi, Azerbaycan’da insan haklarının ihlalinden sorumlu olanların, en az finansal yaptırım veya seyahat yasağı şeklinde cezalandırılması gerektiğini ileri sürdü.