ERMENI HABER AJANSI

Radikal yazarı Rıdvan Şahin, blogunda “2 Nisan Van'ın kurtuluşu diye yazılır resmi devlet tarihinde. Ermenilere zulüm, katliam, sürgün diye okunur insanım diyenin vicdanında” diye yazıyor.

“Ermeniler affetse bile Allah affetmeyecek” başlıklı makalesinde Şahin,  Türkiye’de Van’ın 97. kurtuluş yıldönümünü kutlama girişimini kınayarak, şu ifadelere yer veriyor.

“Bundan tam 97 yıl önce yani 7 (yedi) Ermeni öldürenin cenneti garantilediği yıllar. 1918'de Vanlı Ermeniler sürüldü.  Geride kalanlar arka arkaya dizilip, silahım kaçtanesini delip geçecek, bir kurşunla kaç tanesini öldürebilirim denilerek vahşice katledildiler. Akıl almaz işkencelerden geçirildiler”.

İlkokuldan beri Türk okullarında öğretilen şiir ve hikayelerine gelerek gazeteci, “Vanlıyam Şanlıyam Kılıcı Kanlıyam" satırı hatırlatıp şu şekilde onu izah ediyor.

“Bu sözün devlet literatüründe gizlenmiş bir anlamı vardır; "Vanlıyam çok Ermeni öldürdüm kılıcım kanlıdır bu yüzden de şanlıyam."

Radkal yazarı, Türkiye’de Van’ın tarihi hakkında uydurulmuş rivayetlerine de değinerek, bunların, Ermeni’leri unutturmak için yaratıldığını kaydediyor.Bu rivayetlerden biri de, Vanın Ah Tamar (Ak Damar) adasının isminin Gürcü Kraliçesi Tamara'dan aldığı, adadaki kilisenin ise Gürcü Kraliçesi'ne ithaf edildiği hakkında.

“Ermeni kalıntılarını dahi bırakmamak için asimilasyonu derinleştirmek için hikayeler uydurdular. Bizler de bu hikayelere kandık. Yıllarca dilden dile aktardık. Bu yalan hikayelere, inkara daha ne kadar devam edeceksiniz Ey! müslümanlar?”

Bazı Ermenilerin, düşmana yardım ettikleri veya çeteciliğe baş vurdukları ihtimalini reddetmeyen gazeteci, devletin vazifesi, failleri yakalamak ve sadece onları cezalandırmak olduğunu,
binlerce masum insanı çoluk çocuk, yaşlı genç, kadın erkek demeden Vatanından ayrırarak yollarda ölüme, Suriye çöllerinde açlıktan, hastalıktan, sıcaktan telef olmalarına sebebiyet vermek olmadığını vurguluyor.

“Bugün bize düşen de gerçekleri araştırmak, vicdanımızın sesine kulak verip gerçekleri, doğruları haykırmaktır.

Affedin bizi... atalaramız atalarınızı koruyamadı. Özür dileriz!”