ERMENI HABER AJANSI

Fatih Akın’ın 5 Aralık’ta vizyona girecek olan yeni filmi THE CUT/ KESİK’in galası 2 Aralık akşam City’s City Life sinemasında gerçekleşti. Fatih Akın’ın Ermeni Soykırımını konu aldığı filminin galasına sanat dünyasından da önemli isimler katıldı. 31 Ağustos’ta Venedik Film Festivali’nde prömiyeri yapılan filmde soykırımdan sağ kurtulan Nazareth Manoogian isimli bir Ermeni adamın, ikiz kızlarını aramak için Mardin’den çöllere, Küba’ya ve son olarak Kuzey Dakota’ya varan yolculuğu anlatılıyor. 
Gala için İstanbul’a gelen Fatih Akın, Ermenihaber.am’e özel demeç verdi:

Birçok Avrupa kentinde gösterildikten sonra sonunda filminiz Türkiye’de. Bu sizin için özel bir önem taşıyor mu?

Çok önemli. Aslında bu filmi ben burası için yaptım.  İzleyelim, araştıralım, kendi geçmişimizi görelim diye. 

Filmin Ermeni Soykırımı ile ilgili bir film olduğunu söyleyebilir miyiz?

Hikaye bir Ermeni demircinin hikayesi . Soykırımdan dolayı ailesini kaybediyor sürgüne gönderiliyor. Fakat hayatta kalmayı başarıyor. Ve seneler sonra öğreniyor ki kızları hayatta ve kızlarını arıyor. Hikâye bu. Şimdi bu filmi bir Soykırım filmidir diyemem, çünkü bir film 12 saatlik belgesel değilse Soykırımı anlatamaz. Benim filmimde ise Soykırım konusu bir background. Ama filmde tartışılan konu ister istemez Soykırıma gider.  O yüzden bir anlamda evet, film soykırımla ilgili diyebilirim.

Soykırım konusuyla ne zaman ilgilenmeye başladınız?

Gençliğimde, 18 -20 yaş civarlarında ilk kez duydum böyle bir şey olduğunu. Sonra çok araştırdım. Elime geçen her kitabı okudum. Röportaj olsun, kitap olsun, roman olsun, her şeyi okudum. Çok hikayeler var, tanınmayan, bilinmeyen hikayeler, kuvvetli hikayeler. Aslında herkes bu hikayeleri duysun. 

Sizce Türk toplumu bu hikâyeleri duymaya ve bu filme hazır mı?

Galanın kalabalığına bakıp bunu görebilirsiniz işte.

Böyle bir ilgi bekliyor muydunuz?

Ben asla böyle olacağını tahmin etmiyordum, biraz umutlandım. Sanki sivil toplum alanlarını değiştirdi burada. Birkaç sene evvel Ermeni Soykırımı kelimesini de çok rahat söyleyemezdim. Şimdi ise sadece ben değil gazetelerde de yazıyor. Ve bu bence iyi bir şey. Bu kelimeden korkmamak lazım…. Sen kabul etmiyorsun kabul etme tamam ben seni ikna etmiyorum ama bana özgürlüğü ver. 

Böyle bir özgürlüğe sahip misiniz? Bir röportajda “Sanat ölmeye değer” demiştiniz.

İlk zamanlar tehditler alıyordum, şimdi ciddi bir şey yok. Etrafımdaki insanlar, annem, babam, arkadaşlarım “aman dikkat et” diyorlar ve o beni ister istemez gergin yapıyor. Ama aşırı değil, gerginliğim kontrol altında.

Sizce filminiz Ermeni Soykırımı’nın tanınması konusunda katkıda bulunacak mı?

İnşallah bulunur. Az kişiye ulaşırsan bile her insana ulaşması bence insanlık için belki iyi. Onun için kendi geçmişimizi bilmemiz lazım ki bugün neysen, seni o dün yaptı. Ama çok insan geçmişini bilmek istemiyor.

Ermenistan’dan filmin gösterilmesi için bir davet aldınız mı?

Ermenistan da filmi bu yıl göstermek istedi ama Venedik festivaline katılıyorduk ve yetişemedik. Film biraz erken çıksaydı olurdu Ermenistan’daki festivale katılacaktı.  
İnşallah 2015’te gösterilecek. Hatta gittim bile Ermenistan’da bir sürü araştırma yaptım, insanlarla tanıştım arkadaş oldum, önemli insanlarla tanıştım. Tabii ki filmle oraya gitmek isterdim.

Filmde Ermenilere yapılan işkencelerin korkunç manzaraları Ermenileri Türklere karşı daha kızdırabilir.  Filmi seyreden Ermenilere bir diyeceğiniz var mı?

Bu bizim ortak hikayemiz. Karanlık bir hikaye ve bunu biz paylaşıyoruz, ister istemez paylaşıyoruz.  Filmin, bir Türk yönetmen tarafından yapılması bir empati kuruyor. Karşılaştığım dünya Ermenileri şaşıyorlar sonra da “Böyle bir şey bekliyorduk” diyorlar.

Bu filme çalışırken bir takım Ermeniler’den de destek almadım. Onlar benim Türk olduğumu öğrenip uzak kaldılar. Tabii herkes değil, çoğunluk da değil, ama bazıları, üzüldüm tabii. Bu insanlar beni reddediyorlar, kabul etmiyorlar. Ama biz hepimiz inkar etmiyoruz, reddetmiyoruz. Her toplumda hem kötü hem de iyi insanlar var. Belki bu fılm  Ermeniler’de Türklere karşı bir empati kurabilir.

 “The Cut”in oyuncu kadrosunda Tahar Rahim, Simon Abkarian, Makram J. Khoury, Hindi Zahra, Kevork Malikyan, Bartu Küçükçağlayan, Trine Dyrholm, Moritz Bleibtreu, Arsinée Khanjian, Akin Gazi ve Arévik Martirossian’ın  yer alıyor. Çekimleri Almanya, Küba, Kanada, Ürdün ve Malta’da gerçekleşti. Film, Mardinli demirci Nazaret Manukyan’ın hayat öyküsünü anlatıyor.  Mardin’de  1915 yılının bir gecesinde, Osmanlı askeri Nazaretin de aralarında bulunduğu şehirdeki tüm Ermeni erkekleri toplar ve onları ailesinden koparırlar. Yıllar sonra, iki kızının hala hayatta olduğunu duyan Nazarat, kızlarını bulmayı kafasına koyar. Bu yolculuk onu Mezopotamya çöllerinden  Havana’ya, oradan da Kuzey Dakota eyaletinin ıssız ve çorak arazilerine sürüklemiştir.  

Astghik İgityan

Ermenihaber.am